Haber

İklim değişikliği sel baskınlarını nasıl etkiliyor?

Avrupa’da geçen haftadan bu yana şiddetli yağış Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Polonya ve Romanya’da baskınlara yol açtı. On binlerce kişi evini terk etti, özellikle kırsal kesimlerde pek çok bina kullanılamaz duruma geldi.

Dünyada bu yıl benzer başka afetler de yaşandı. Örneğin Almanya’nın güneyinde Haziran başında meydana gelen selde binlerce kişi tahliye edildi. İlkbahar aylarında Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman gibi normalde yıllık ortalama yağış miktarının düşük olduğu ülkelerde hava durumu kayıtlarının tutulmaya başlanmasından bu yana en şiddetli yağışlar yaşandı. Yine kurak iklimiyle bilinen Kenya’daki seller çok sayıda can aldı ve toprak kaymaları meydana geldi. Brezilya’da da sel baskınları, İngiltere büyüklüğünde bir alanı tahrip ederek yarım milyondan fazla insanı evsiz bıraktı.


Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de Tuna Nehri taştıFotoğraf: Denes Erdos/AP Photo/picture alliance

Kıyı taşkınları çoğunlukla şiddetli rüzgâr ve gelgitten kaynaklanırken nehir ve yeraltı suyu taşkınları ile oluşan ani seller ise şiddetli yağış nedeniyle meydana geliyor. Kömür, petrol ve doğal gazın yakılmasıyla artan küresel sıcaklık, dünyanın birçok bölgesinde daha sık ve daha şiddetli yağışlara yol açıyor.

Neden şiddetli seller oluyor?

Yağış türlerini bilimsel olarak modellemek ise hayli karmaşık bir iş. Ancak basit bir fiziksel temeli var: Sıcak hava, daha fazla nem emebilir. Tekrar soğuduğunda bu nem yağmura dönüşür.

Atmosfere giren sera gazları, dünya üzerinde sıcak bir battaniye gibi hareket ederek ısıyı hapseder. Bu da sıcaklıkların yükselmesine ve daha fazla suyun buharlaşmasına yol açar. Havadaki ilave su, daha sonra kara veya su üzerinde yağışların artmasına neden olur. Eğer çok kısa bir süre içinde büyük miktarda yağmur yağarsa bu da şiddetli sele dönüşür.

Bir santigrat derecelik sıcaklık artışı ile hava yüzde 7 daha fazla nem depolayabilir. Sanayi öncesi dönemden bu yana küresel hava sıcaklıkları dünya genelinde ortalama 1,3 derece artmış durumda.

Sıcaklık artışları aynı zamanda daha fazla yağışın kar yerine yağmur olarak düşmesine neden olarak yüksek rakımlı bölgeleri sel ve toprak kaymalarına karşı savunmasız hale getirebilir. “Nature” bilim dergisinde 2022 yılında yayımlanan bir araştırma, kuzey yarımkürede kar açısından zengin dağlık bölgelerde her bir santigrat derece ısınma için aşırı yağışı ortalama yüzde 15 arttığını ortaya koymuştu.

İklim değişikliği yağmuru artırıyor mu?

İklim değişikliği, fırtınalar sırasında şiddetli yağışların sıklığını değiştiriyor. Çünkü artan sıcaklıklar, karmaşık hava modellerini etkiliyor.

Dünyanın şu anda yöneldiği 1,5 derecelik küresel sıcaklık artışıyla birlikte şiddetli yağış sanayileşme öncesine kıyasla her on yılda 1,5 kat daha sık olacak.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından yapılan hesaplamalara göre, aynı zamanda yağış miktarı da yaklaşık yüzde 10 oranında artacak. Geçen yıl Avrupa’da, normalden yüzde 7 daha fazla yağmur yağdı. Şiddetli yağışlar özellikle İtalya, Norveç, İsveç ve Slovenya’da selleri tetikledi.

Bu alandaki bilimsel gelişmeler, uzmanların iklim değişikliği ile aşırı hava olayları arasındaki nedensel ilişkiyi daha kesin bir şekilde belirleyebilmelerini sağlıyor. Bir tahmine göre, son on yılda kaydedilen ortalama her dört aşırı yağıştan biri, iklim değişikliğine atfedilebilir.

Güney Almanya’da yaşanan son sel felaketinin kesin nedenlerine ilişkin henüz bir çalışma yapılmadı. Ancak ölçümlere göre, şiddetli yağışlar giderek daha sık görülüyor. Geçen yıl ortalama yağış miktarı, 1991-2020 yılları arasındaki ortalamadan yüzde 20 daha fazlaydı.

Almanya’nın batısı, Belçika’nın doğusu ve Hollanda’nın bazı bölgelerini 2021’de harap eden yıkıcı sel felaketleri ise doğrudan iklim değişikliğiyle bağlantılı.

Sıcaklıktaki küresel artış nedeniyle bu bölgelerdeki yağışlar yüzde 3 ila 19 oranında daha şiddetli ve 1,2 ila 9 kat daha olası hale geldi. Bu durum, İngiltere’deki Dünya Hava Durumu Atfı adlı araştırma kuruluşunun bilim insanları tarafından hesaplandı.

Hesaplamalara göre, Brezilya’da son zamanlarda artan yağışlar nedeniyle yaşanan sellerin sıklığı, küresel ısınmanın bir sonucu olarak iki katına çıkarak yüzde 9’a ulaştı.

Sellerden kaç kişi etkileniyor ve nerede yaşıyorlar?

2000 yılından bu yana selden etkilenen insanların oranının yüzde 24 oranında arttığı tahmin ediliyor. Yani neredeyse her dört kişiden biri “yüzyılın sel felaketi” riskiyle karşı karşıya.

Avrupa’da sel riski altında en fazla insanın yaşadığı ülke Almanya. Fransa ve Hollanda ikinci ve üçüncü sırada. 2023 yılında tüm Avrupa nehirlerinin üçte biri “yüksek taşkın eşiklerini” ve yüzde 16’sı “şiddetli uyarı değerlerini” aştı.

Sel, dünyanın her yerinde meydana gelse de bazı bölgeler diğerlerinden çok daha fazla etkileniyor. Yüksek sel riski altındaki insanların neredeyse yüzde 90’ı, Güney ve Doğu Asya’daki düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşıyor. Örneğin Çin’de 395 milyon ve Hindistan’da 390 milyon kişi şiddetli sel riski altında.

Riskli bölgelerin nüfusunun hızla artması, olası can kayıplarının sayısının da yüksek olabileceği anlamına geliyor. Bir araştırmaya göre, 1985’ten bu yana riskli bölgelerdeki nüfus yüzde 122 oranında arttı. Bunun temel nedeni, giderek daha fazla insanın şehirlere taşınması ve büyük yerleşim merkezlerinin genellikle su yolları üzerinde yer alması.

Sel riski artacak mı?

Küresel ısınma artmaya devam ederse aşırı sel riski de artacak. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ne göre, küresel sıcaklık sanayi öncesi seviyelerin iki derece üzerine çıkarsa, şiddetli yağışlar her on yılda 1,7 kat daha sık hale gelecek. Bu yağışların şiddeti de yüzde 14 oranında artacak.

Dünya dört santigrat dereceye kadar ısınırsa eskiden on yılda bir meydana gelen şiddetli yağışlar, neredeyse üç kat daha sık hale gelebilir ve yağış miktarı yüzde 30 artabilir.

İklimi korumadaki olası bir başarısızlık, pahalıya mal olabilir. AB Komisyonu tarafından yapılan hesaplamalara göre, gerekli tedbirler ivedilikle alınmadığı takdirde, sıcaklıktaki üç derecelik artış, 2100 yılına kadar sadece Avrupa’da yılda 48 milyar euroluk sel hasarına yol açabilir. Sulak alanların ve taşkın yataklarının ıslahı gibi önlemler, bu maliyetleri önemli ölçüde azaltabilir.

DW Türkçe’ye engelsiz nasıl erişebilirim?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu